Afrin Zeytinleri: "OSMANLI ATININ AYAK BASTIĞI YERDE OT YEŞERMEZ!"

Osmanlı’nın mirasını devralan Türkiye Devleti’nin uygulamaları, “Osmanlı atının ayak bastığı yerde ot yetişmez.” sözünün ne denli gerçekçi olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Somut verilere baktığımızda hakikaten geçmişte Osmanlı Devleti'nin ve günümüzde Türkiye Devleti'nin ayak bastığı her yerde adaletsizlik/karanlık, cehalet, geri kalmışlık ve yıkım egemen olurken, yaşam tüm canlılığını ve çeşitliliğini yitiriyor.

Son haberler bu acı hakikati yeniden doğruluyor. Geçtiğimiz gün (Ocak ayı, 2025), Türkiye’ye bağlı silahlı güçler, Kürt kenti Efrin’de 200 zeytin ağacını kökünden keserek talan etti. Bu talanın hedefinde, uzun yıllar büyük emeklerle yetiştirdiği 100 zeytin ağacıyla Hesen Hemo, ve yine 100 zeytin ağacıyla Esed Mehmûd ile Fewzî Ebdo adlı vatandaşlar vardı. Ayrıca koyunlarını da talan ederek bir kısmını kestiler, bir kısmını da sattılar.

Türkiye’ye bağlı güçler, 2018'den beri son 7 yılda Efrin’in ormanlarını ve zeytin ağaçlarının büyük bir kısmını kökünden kesti. Aynı durum, Kürdistan Bölgesel Yönetimi (Irak) sınırı içinde de görülüyor. Türkiye Devleti, ayak bastığı tüm yerlerde mutlaka önce tüm ağaçları kökünden keserek, doğal canlılığı yok ederek işe başlıyor; ardından bu ağaçları ticari kazanç için kütük olarak satıyor. Bu durum bölgedeki tüm halkın gözleri önünde gerçekleşiyor.

Bugün bile Efrin'de Kürtlerin evlerini gasp ediyor, ev eşyalarını çalıyor, tavuklarını çalıyor, fidye için çocuklarını kaçırıyor, buğday, un ve erzak depolarını yakıp, yıkıyorlar.

Bütün bu felaketler ve en son Efrin’den gelen haber, tarihi sözün gerçekliğini bir kez daha teyit ediyor: “Osmanlı atının ayak bastığı yerde ot yetişmez.” Bu talan ve yıkımın tanıkları olarak, Efrin’in zeytin ağaçları da artık birer sessiz çığlık hâline gelmiş durumda. @bedelboseli

Dürzilerin Kürt olduğuna dair bilgi ve belgeler

Dürzilerin lideri Velid Canbulat (Velid Beg), atalarının Kürt asıllı olduklarını ve Kurmancî lehçesini konuştuklarını söyledi.

2000’li yılların başlarında, Lübnan’da Dürzî topluluğu üzerine belgesel nitelikli bir çalışma yapmak üzere Beyrut’a giden yazar Faik Bulut, Dürzî cemaatinin o dönemki lideri Velid Canbulat (Velid Beg) ile “Muhtara” denilen yerdeki tarihi konakta bir görüşme gerçekleştirmiştir. Bu söyleşi esnasında Velid Canbulat, ailesinin ve atalarının Kürt olduğunu ifade etmiştir.

Araştırmacı yazar Fail Bulut, The Independent'te yayınlanan makalesinde ayrıca şu bilgilere de yer veriyor:

Dürzi önderi Kemal Canbulat’ın isminin kökeni “Canpolat” ile bağlantılı olarak Kürtçe “can” (ruhsal/bedensel canlılık) ve “polat” (çelik, kurşun) sözcüklerinden gelir. Bu köken, Canbulat ailesinin tarihsel olarak Kürt kimliğine, İran sınırlarına uzanan geçmişine ve 1600’lü yıllardaki Celalî isyanlarının ardından çeşitli sürgünlerle Kürdistan coğrafyasında dolaşan bir hanedan oluşuna işaret eder.

Lübnan’da Dürzî toplumunun önemli siyasi ve entelektüel liderlerinden olan Kemal Canbulat, geleneksel feodal yapılardan koparak ilerici, sosyalist ve demokrat fikirleri savunmuş; bu doğrultuda partiler, yayınlar ve toplumsal projeler gerçekleştirmiştir. Filistin davasından mezhepsel ayrışmalara kadar pek çok konuda etkin rol alarak Orta Doğu siyasetine yön vermiş; çevre, kültür, bilim, edebiyat ve felsefe alanlarında da iz bırakarak “Muallim Kemal Beg” unvanını kazanmıştır.

Ne var ki, mezhepçi hesaplaşmaların ve büyük güçlerin oyunlarının hüküm sürdüğü Lübnan sahnesinde, Kemal Canbulat’ın bölgeyi demokratik bir yapıya kavuşturma çabaları sonuçsuz kalmış; liderin katledilişi, Dürzî toplumunun hafızasında derin yaralar bırakmıştır. Yine de onun temsil ettiği evrensel insani değerler ve Kürt köklerinden gelen güçlü duruş, bugün de hatırlanmakta ve saygıyla anılmaktadır.

Makalenin tümü ve görsellere bu linkten bakabilirsiniz:
https://indyturk.com/node/287966/

Kürtlerin Etnik ve Kültürel Kökeni Çeşitliliği: Etnogenez, Kültürel Melezleşme ve Tarihsel Dinamikler

GİRİŞ: Kürtlerin Kökeni

Makale: Bedel Boseli, @bedelboseli : Hiçbir ulus veya millet, tek bir ırk ya da tek bir etnik kökenden oluşmaz. Kürtlerin ataları, tarih boyunca farklı kültürlerden ve etnik gruplardan gelen insanların birleşiminden oluşmuştur. Örneğin, Kürtlerin ataları arasında Mirazan Kültürü insanları (Göbeklitepe), Halaf Kültürü insanları, Hurri-Urartu kültürü insanları ve Aryan (Hint-Avrupa) kültürü insanları yer alır. Bu grupların her biri, Kürt kimliğinin oluşumunda önemli rol oynamıştır ve bunların her biri farklı etnik ve kültürel kökenlere sahiptir.

Kürtlerin atalarının konuştuğu Hurri-Urartu dillerinin günümüzde yok olmuş olması ve Kürtçenin Hint-Avrupa dil ailesinden İranik bir kol olarak varlığını sürdürmesi, Kürtlerin etnik kökenlerinin birden fazla kültürel ve dilsel katmandan oluştuğunu gösterir. Bu durum, Kürtlerin kökeninde sadece dilsel benzerlik değil, aynı zamanda kültürel ve genetik bağlantıların da dikkate alınması gerektiğini ifade eder.

Hurri, Urartu ve Hint-Avrupa (Aryan) kökenli halklar, yalnızca Kürtlerin etnik ve kültürel kimliğinin (etnogenez) oluşumunda değil, aynı zamanda bölgedeki diğer milletlerin de etnogenez sürecine katkıda bulunmuştur. Bu antik halklar, geniş bir coğrafyada yayılan kültürel, dilsel ve genetik etkileşimlerle çeşitli toplumların oluşumuna ve kimliklerinin şekillenmesine önemli ölçüde etki etmiştir. Dolayısıyla, bu halkların mirası, sadece Kürtlerin değil, bölgede yaşayan diğer etnik grupların da tarihsel gelişiminde rol oynamış, çok katmanlı ve karmaşık bir etnik mozaik yaratmıştır.

Etnogenez Teorisi

Etnogenez, bir milletin veya etnik grubun oluşum sürecini tanımlayan bir terimdir. Bu süreç genellikle tarihsel, kültürel, dilsel ve biyolojik faktörlerin bir kombinasyonu ile meydana gelir. Kürtlerin etnogenezi, Hurriler, Medler, Mitanniler, Mirazan (Göbeklitepe) ve Halaf kültürlerine sahip olan toplulukların etkileşimi ve birleşimi ile şekillenmiştir. Etnogenez, bir milletin homojen bir grup olmadığını, aksine zaman içinde farklı unsurların birleşmesiyle ortaya çıktığını vurgular. Kürtlerin etnogenezi, bu karmaşık süreçlerin sonucudur ve çeşitli etnik ve kültürel kökenlerin birleşimiyle oluşmuştur.

Hurriler ve Urartular gibi eski halklar, Kürtlerin ataları arasında sayılır ve bu halkların kültürel mirası Kürtlerin sosyal yapısına katkıda bulunmuştur. Ancak, bu etnik grupların konuştuğu dillerin günümüzdeki Kürtçeyle doğrudan bir bağlantısı kalmamıştır. Bu, dilsel değişim ve evrimin doğal bir sonucudur; bir etnik grubun dilinin değişmesi, o grubun atalarının kimliğini tamamen kaybettiği anlamına gelmez. Hurriler ve Urartuların mirası, kültürel etkiler ve genetik izler yoluyla devam etmiştir.

Kültürel Melezleşme

Kültürel melezleşme, farklı kültürlerin bir araya gelerek yeni bir kültürel yapı oluşturmasını ifade eder. Kürtlerin tarihindeki kültürel melezleşme, Aryan olmayan Hurriler ve Urartular gibi halklarla Aryan kökenli Medler ve Mitanniler arasında yoğun etkileşimler olmasını içerir. Ayrıca, Mirazan (Göbeklitepe) ve Halaf kültürleri gibi daha eski kültürlerle de etkileşim olmuştur. Bu süreç, Kürtlerin dil, din, mitoloji, sanat ve sosyal yapılarını şekillendiren çeşitli kültürel ögelerin birleşimiyle yeni bir kimlik yaratmıştır.

Kürtlerin kültürel kimliği, sadece Hint-Avrupa dil ailesine ait olan dillerden değil, aynı zamanda Hurri-Urartu gibi Aryan olmayan kültürlerden de etkilenmiştir. Bu nedenle, Kürtlerin etnik kimliğini anlamak için sadece dilsel benzerliklere değil, aynı zamanda kültürel unsurlara, mitolojiye, dini inançlara ve toplumsal yapılarına da bakmak gerekir.

Dilsel Dağarcık ve Dilsel Tabakalaşma

Kürtçenin Hint-Avrupa dil ailesine ait olması, Med dili ve diğer Hint-Avrupa dilleri ile benzerlikler taşıdığını gösterir. Aynı zamanda, Kürtçede Hurri ve diğer yerel dillerden gelen sözcükler de bulunur, bu da Kürt dilinin tarihsel ve kültürel etkileşimlerle nasıl zenginleştiğini gösterir. Bu dilsel tabakalaşma, Kürtlerin hem Aryan kökenli hem de Aryan olmayan unsurlardan etkilendiğini gösterir.

Kürtçenin Hint-Avrupa dil ailesine ait olması, Kürtlerin tarih boyunca Aryan kültürlerle yoğun temas ve etkileşimde bulunduğunu gösterir. Ancak bu, Kürtlerin atalarının sadece Aryan halklardan geldiği anlamına gelmez. Kürtçe, tarihsel süreçte Hurri ve diğer yerel dillerden gelen sözcüklerle zenginleşmiş ve bu dilsel tabakalaşma, Kürt kültürünün çok katmanlı yapısını yansıtmaktadır. Dilsel değişimler ve adaptasyonlar, tarih boyunca birçok milletin yaşadığı doğal süreçlerdir ve bu durum, Kürtlerin etnik kökenlerinin zenginliğini ve çeşitliliğini azaltmaz.

Genetik ve Antropolojik Kanıtlar

Genetik araştırmalar, Kürtlerin genetik yapısının, çeşitli antik halklardan gelen izler taşıdığını göstermektedir. Bu genetik çeşitlilik, tarih boyunca farklı etnik grupların ve göç hareketlerinin bir sonucudur. Kürtlerin genetik mirası, Mirazan (Göebklitepe), Halaf, Hurri-Urartu kültürleri ve Aryan (Medler, Mitanniler) unsurları içerir. Bu genetik kanıtlar, Kürtlerin atalarının bir karışım olduğunu ve bu karışımın etnik çeşitlilik barındırdığını destekler.

Genetik araştırmalar, Kürtlerin çeşitli antik halklardan gelen genetik izler taşıdığını ortaya koymaktadır. Bu genetik izler, Kürtlerin ataları arasında Hurri-Urartu halklarının da bulunduğunu destekler. Dilsel bir değişimin, bu halkların genetik ve kültürel mirasını ortadan kaldırmadığı, aksine bu mirasın modern Kürt kimliğinde hala varlığını sürdürdüğü anlaşılmaktadır.

Tarihsel Süreçler ve Devlet Oluşumları

Med İmparatorluğu gibi siyasi oluşumlar, Kürtlerin etnik kimliklerinin şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bu tür siyasi oluşumlar, Hint-Avrupa kültürünün yayılmasına ve yerel halklarla etkileşime girmesine olanak sağlamıştır. Aynı şekilde, Hurri-Urartu devletleri ve kültürel yapıların da Kürt kimliğine katkısı olmuştur. Bu tarihsel süreçler, Kürtlerin kültürel ve etnik kimliklerinin zenginleşmesini ve çeşitlenmesini sağlamıştır.

Tarih boyunca farklı siyasi yapılar ve imparatorluklar (örneğin, Med İmparatorluğu), yerel halklarla Hint-Avrupa kökenli halkların etkileşimini artırmış ve bu süreçler, dilsel ve kültürel değişimlere yol açmıştır. Ancak bu tarihsel süreçler, Kürtlerin yalnızca Aryan kökenli olmadığını, bölgedeki diğer antik kültürlerle de derin bağlarının bulunduğunu gösterir.

Toplumsal ve Tarihsel Dinamikler

Göç, ticaret, savaş ve ittifaklar gibi toplumsal dinamikler, etnik grupların karışmasına ve yeni kimliklerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Kürtlerin yaşadığı bölgede, bu dinamikler, etnik karışım ve kültürel değişim süreçlerini hızlandırmış ve Mirazan (Göbeklitepe), Halaf, Hurri, Urartu ve Aryan kültürlerinden gelen unsurların bir araya gelmesine olanak tanımıştır.

SONUÇ

Hurri-Urartu dillerinin günümüzde yok olması, bu halkların Kürtlerin ataları arasında sayılmasını geçersiz kılmaz. Kürtlerin etnik ve kültürel kimliği, tarih boyunca birden fazla etnik grubun, dilin ve kültürel unsurların birleşimiyle oluşmuştur. Modern Kürtçe, Hint-Avrupa dil ailesine ait olsa da, Kürtlerin kültürel ve genetik mirası, Hurri-Urartu ve diğer antik halklarla olan bağlarını sürdürmektedir. Bu, Kürtlerin kökeninin sadece dilsel bir olguya indirgenemeyeceğini, geniş bir tarihsel, kültürel ve biyolojik perspektiften ele alınması gerektiğini vurgular.

Bu kavramlar, Kürtlerin etnik ve kültürel kimliğinin zaman içinde nasıl geliştiğini, farklı etnik grupların nasıl bir araya gelerek modern Kürt milletini oluşturduğunu anlamamıza yardımcı olur. Etnogenez, kültürel melezleşme, dilsel tabakalaşma, genetik ve tarihsel süreçler, Kürtlerin kökenlerinin zenginliğini ve çeşitliliğini ortaya koyar. Bu teorik çerçeveler, Kürt kimliğinin farklı kültürel ve etnik mirasların bir birleşimi olduğunu akademik olarak anlamak için kullanılır. Makale: Bedel Boseli, @bedelboseli

Kürtlerin kökeni nedir? Kürdistan nerededir?

Kürtlerin Kökeni Nedir?

Zagors Dağ Silsilesi ve Toros Dağları

Kürtlerin kökeni hakkında şunu söyleyebiliriz: Tarihin başından itibaren Zagros dağ silsilesi ve Güneydoğu Toros dağ silsilesi üzerinde ve çevresinde yaşayan milletler Kürt ulusunu oluşturmuştur. Kürt ulusunu oluşturan kadim milletler şunlardır: Yerli Mirzan (Göbeklitepe) kültürü halkları, yerli Halaf kültürü halkları, yerli Hurri kültürü halkları ve Avrupa'dan gelen Aryan kültürü halkları. Kürtlerin atalarından olan Kurti, Gordiane, Kassit, Adiabene, Khaldi/Urartu, Karduki, Mard, Bagiran gibi onlarca halk, Hurrilerin kollarıdır. Ayrıca, Zila, Med, Part, Sagartyan, Mitanni gibi onlarca halk da Kürtlerin atalarından olan Aryanların kollarıdır.

Kürdistan Nerededir, Hangi Coğrafyaları Kapsar?

Zagros dağ silsilesi, Fırat nehri ve Pontus dağlarından başlayarak Luristan ve Belucistan'a kadar uzanan bir bölgedir. Güneydoğu Toroslar ise Maraş'tan başlayarak Dicle Nehri'ne kadar uzanır. Tarihin başından itibaren bu dağ silsileleri ve çevresinde bir araya gelen halklar Kürt ulusunu oluşturmuştur. Bu nedenle tarihi Kürdistan bu bölgeleri kapsar. Beluç ve Lor gibi halklar, tarihi süreçte gelişerek bağımsız uluslara dönüşmüşlerdir. Günümüzde Kürdistan, Akdeniz ve Pontus dağlarından başlayarak Loristan'a kadar uzanan bir coğrafyayı kapsar.

Osmanlı Sultanı Abdulhamit'in çizdirdiği Kürdistan haritası
Osmanlı Sultanı Abdulhamit'in çizdirdiği Kürdistan haritası

Kürdistan'ın Coğrafi Sınırları

Kürdistan ülkesi Lursitan'dan Akdeniz, Koçgiri, Dersim ve Pontus dağlarından ta Lursitan'a kadar uzanan coğrafyadır.

Kürtlerin kökeni, tarihi, dili, kültürü ve Kürdistan coğrafyası hakkında kaynak kitap önerisi

Prof. Dr. Mehrdad R. Izady, Kürt ulusunun kökeni ve oluşumu hakkında uzmandır. Bu konuda dünyanın saygın üniversitelerinde dersler veren bir etnograf, coğrafyacı ve tarihçidir. Dolayısıyla Izady'nin "Kürtler: Bir El Kitabı" adlı akademik/bilimsel eserini okuyabilirsiniz. Birkaç ay sonra bu kitabın Nubihar Yayınları'ndan çıkacak olan güncel versiyonunu da bulabilirsiniz. Nasıl ki beyin ameliyatı için kalp cerrahına gitmiyorsanız, aynı şekilde Kürtlerin kökeni alanında uzman olmayan kişilerin tezlerine itibar etmeyin.

Kürt Zend Devleti (1750-1794): Newroz'da ilan edildi

Zend Devleti yada Zend Hanedanı (Kürtçe: Dewleta Zend, Xanedana Zend, دەولەتی زەند, زەندییەکان; Farsça: سلسله زندیه Silsilah-i Zandīyah; İngilizce: Zand dynasty), 1750-1794 yılları arasında Kürdistan, İran, Kafkasya, Azerbaycan dolaylarında hüküm sürmüş Kürt devletidir. Lek Kürtlerin lideri olan Zend aşiretinin başkanı Kerim Han Zend tarafından kurulmuştur.

Zend Devleti yani Zendler, 21 Mart 1750 yılında, Newroz günü ilan edilen Kürt devletidir. Devletin kurucusu Kerim Han Zend şöyle der: "Bana kral, sultan, bey, şah… demeyin. Aramızda fark yok, hepimiz insanız eşitiz, ben sadece temsilcinizim, vekilinizim. Bana sadece Vekil diyebilirsiniz!"

Kürt Zend Devleti gerçekten adalet ve ortak yaşamın merkezidir. Kadınlar da erkekler gibi askerlik yapar böylece kendini savunma yeteneğini kazanır. Bu videonun sonunda tarihi anlamını açıkladığım sembollere çok dikkat edin, sembollerde Kürtlerin binlerce yıllık derinliğini göreceksiniz!

Safevi Devleti bazı Kürt aşiretlerini Horasan'a sürgün eder. Kürtlerin evlatları Kerim Han liderliğinde geri dönerek Safevi Yönetimine el koyar.

Bu şekilde Kürt Zend Devleti, 1750'de Newroz bayramında ilan edilir. Osmanlı İmparatorluğu ve Britanya yani İngiltere bu Kürt devletini hemen tanır. Başta Zend ile Osmanlı Devletleri'nin ilişkileri iyidir.

Ancak Osmanlılar Kürt Baban Devleti'ne haksız yere saldırınca Kürt Zend Devleti de Baban Kürtlerini destekler. Bu şekilde Osmanlı ile Zend Devleti'nin arası bozulur.

Kürt Zend Devleti'nin sınırları günümüz Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan, Kürdistan'ın doğusu ve İran'ı kapsar. Başkent ise Şiraz'dır.

Kristin Nibur, Alman matematikçi, haritacı ve kaşiftir. Danimarka adına yıllarca Zend Devleti'nde görev yapar, gördüklerini kaydeder.

Zend Devleti sistemi adalet, özgürlük, eşitlik ve ortak yaşam temelindeydi. Devletin kurucusu Kürt lider Kerim Han Zend halka yaptığı çağrıda şöyle der:

"Bana kral, sultan, bey, şah… demeyin. Aramızda fark yok, hepimiz insanız eşitiz, ben sadece temsilcinizim, vekilinizim. Bana sadece Vekil diyebilirsiniz!"

Kadın ordusu kurulur böylece kadınlar da kendi öz savunma gücüne sahip olur. Özellikle Afganlar Kürt Devlet sistemini alaya almak için, "Kadınların etekleri arkasında saklanıyorsunuz" der. Ancak mesele bu değil.

Dünya savaş tarihinde en büyük zulümler hep kadınlara yapılmadı mı? Bu yüzden herkesten önce kadınlar kendini zulüm, baskı ve şiddetten koruyabilmeli ve savunma yeteneğine sahip olmalı!

Newroz Bayramı'nda Kürt Zend Devleti ilan edildi dedik. Ancak aslen Türk olan Kaçar Hanedanı buna karşı çıkar. Kaçarlar Muhammed Hüseyin liderliğinde çok büyük bir ordu kurar. Öyle kalabalık bir ordu kurar ki, uzmanlar, "18'inci yüzyılda böyle bir ordu hiç görülmemişti" der.

Kaçarlar Afgan, Özbek ve çok sayıda milletten paralı askerler toplayarak Kürtlerin üzerine sürer.

Kaçar ordusunun kat be kat sayısal üstünlüğü karşısında Kürt ordusu umutsuzluğa kapılır. Bu yüzden Kürtler askeri güçlerini Şiraz şehir merkezine, kalenin içine çeker.

Gün geçtikçe Kaçar ordusu Şiraz'a daha da yaklaşır. Ve daha birkaç yıl önce Kobani'de şahit olduğumuz gibi kentin etrafı sarılır. Kaçar ordusunun ağır topları var ve toplar kale için büyük bir tehlike oluşturur.

Acaba Kürtler ne yapacak!? Ortadoğu ve İslam dünyasında vahşet saçmak ile nam salan, medeniyetten uzak bu güçlerle nasıl baş edecek?

Kaçar Hanedanı topları henüz yerleştirip kurmadan uzaktan onbinlerce asker görünür. Kaçarlar ve Kürtler hayretler içinde kalır. Acaba bunlar kim? Ne için ve kim için geliyorlar?

Yaklaşınca aniden Kaçar ordusuna saldırı gerçekleştirirler. Bunlar uzak bölgedeki Kürt aşiretlerinin gönderdiği destek güçleridir. Kürt kardeşlerinin sıkıştığını haber almış, oluşturdukları ortak güçlerle imdadına gelmişler.

Bunun üzerine Kürt Zend Devleti ordusu da şehirden çıkarak saldırı pozisyonun geçer. Gün birlik, özgürlük ve bağımsızlık için destan yazma günüdür.

Çok ilginç bir gelişme daha yaşanır. Batı bölgesine baktığımızda uzaktan binlerce yeni askerin yaklaştığı görülür. Acele ile savaş meydanına yaklaşırlar. Acaba bu defa bunlar kimdir, ne için ve kim için geliyor?

Savaş meydanına yaklaştıklarında bunlar da direk Kaçar ordusuna saldırırlar. Bunlar da Arap aşiret savaşçıları. Kürt Devleti'ne yardım etmek için gelmişler.

Hayret verici bir gelişme daha yaşanıyor. Savaşın toz û dumanı içinde uzaktan binlerce yeni savaşçının yaklaştığı göze çarpıyor. Bunlar da Pers yani Farslar. Kürt Devleti'nin imdadına koşmuşlar.

Ağır bir savaş sonucunda Kaçar Hanedanı ve beraberinde getirdiği paralı askerler ağır bir yenilgiye uğrar. Az sayıda asker hayatını kurtararak çekilir.

Bu savaş Game of Thrones dizisini akla getiriyor. Stark Hanedanı ve Özgür İnsanlar, Boltonlar tarafından abluka altına alınır. Tam umutsuzluğa kapıldıklarında binlerce Vale Hanedanı Şövalyesi aniden ortaya çıkarak yardımlarına koşar. Ve bu şekilde kurtuluşa ererler.

Kürt Zend Devleti'nin elde ettiği bu zafer adalet ve ortak yaşam kültürünün eseriydi. Arap, Fars ve Kürt aşiretleri Zend Devleti'ni huzur, barış ve adalet için tek seçenek olarak gördükleri için destek gönderdi.

Evet Kürt Zend Devleti adaletiyle o kadar ünlüdür ki, Bağdat halkı da gelip yardım ister. Halk, "Bağdat valisi Ömer Paşa bizden çok fazla vergi alıyor, zulmediyor. Bize yardım edin" der.

Kürt kral Kerimhan, Osmanlı Sultanı 1'inci Abdulhamit Han'a bir mektup göndererek, "Valiniz Ömer Paşa Bağdat halkına zulmediyor, vazla vergi alıyor, haksızlıklar yapıyor. Ya kendiniz cezalandırın yada biz cezalandıracağız" der.

Sultan Abdulhamit verdiği cevapta, "Bize akıl vermek ve tehdit etmek haddinize değil" şeklinde karşılık verir.

Böylece Kürt Zend Ordusu 1776'da General Sadık Paşa liderliğinde Bağdat'a doğru harekete geçer. Osmanlılar büyük bir orduyla Basra'da Kürt ordusunu karşılar.

Çıkan savaşta Kürt ordusu, Osmanlı ordusunu yener, Osmanlı'nın donanması ve tüm gemileri imha edilir.

Ve Kürt ordusu Bağdat'a doğru ilerler. Osmanlı yönetimi özür dileyip anlaşma yapmak istese de inatçı Kürt Ordusu ilerleyişini sürdürür.

Evet Kürtler inatçı bir millettir, durmazlar. Nitekim Ahmedê Xani, Mem û Zin'in 6'ıncı bölümünde, "Mem û Zin'i herkesin rağbet ettiği dillere karşın Kürtçe ve milliyetçi çizgide yazmamın sebebi inattır" der.

Ahmedi Hani ilgili bölümde şöyle demiştir:

"Ye’nî ne ji qabil û feqîrî
Belkî bi teessûb û eşîrî
Hasil ji înad eger ji bêdad
Ev bîd’ete kir xîlafê mû’tad"

Bağdat'a giren Kürt ordusu halktan fazla vergi alan, zulmeden Osmanlı valisini idam eder. Yönetimi yerli halka bırakarak ülkesine geri döner.

Adalet ve hakkın vekili Kerim Han Zend 1779'da Hakk'ın rahmetine kavuşur.

Şimdi gelin Kürt Zend Devleti'nin sembollerini inceleyelim, şaşırmaya hazır olun!

Bu resme dikkatlice bakın. Kürt Zend Devleti askerini görüyoruz. Bu devlet 1750 yılında kuruldu. Başındaki oval başlığa bakın. Şimdi gelin 2550 yıl önceye gidelim.

Bu rölyefe bakın, bunlar Med ve pers askerleri. Tarihte hiçbir şey tesadüf değildir. Medler Kürtlerin ataları olur. Başlıkları oval olanlar Kürttür. Bu başlıklar Efrin ve bir çok Kürt Kürt kentinde halen görülüyor.

Bu askerin resminde ilginç bir şey daha var. Aslan ve güneş sembollerine bakınız. Aslında bunlar Kürt Med Devleti sembolleridir. Kürtlerin atalar Medler Aryen yani Ari dil ve kültüre sahiptir ve Aryen devletler, özellikle Kürt Devletleri bunu hep kullanmıştır.

Sancağın ucunda Nar sembolü var, dikkatlice bakınız! Narın üstünde bir tac var. Gördünüz mü? Ve günümüze gelelim. Bu da Kürt kenti Kirmanşan'daki bir kapı. Kapı kolu nar şeklinde dizayn edilmiş ve üzerinde Kürt lider Kerim Han'ın resmi var. Görüyor musunuz?

Araştıranlar bilir, Nar ağacı dünya tarihinde ilk kez tarımcılığın icat edildiği Kürdistan'da ıslah edildi. Ve buradan dünyaya yayıldı.

Nar Kürt aşiretleri ve devletinin sembolüdür. Yani biz Kürdistan halkı yüzlerce kültür ve yerel yönetimle tek bir milletiz! Nar sembolünün üstündeki tac Kürtlerin genel liderliğinin sembolü, nar Kürdistan, nar taneleri de Kürt aşiretleridir.

İşte bu yüzden Kürt Zend Devleti'nin sembolü nardır. Osmanlılar, Ermeniler ve bir çok devlet Kürt geleneksel sembolü narı benimseyerek kullanmıştır.

Bu da Kürt Zend Devleti'nin parası. Üzerinde Nar sembolü var. İşte bu yüzden Ahmedê Xani, Mem û Zîn'de "Kimse Kürtler köksüz ve asılsızdır demesin!" ifadesini kullanmıştır.

Özellikle Şiraz şehri ve Doğu Kürdistan'da Kürt lider Kerim Han'ın ismi tarihi yapılara verilmiştir. "Vekil" isminde müze, kale, camii, pazar yeri ve yapılarla karşılaştığınızda biliniz ki Kürt Zend Devleti liderliğindeki Kerim Han tarafından inşa edilmiştir.

Biz hak ve adalet mücadelesini veren Kürt halkı, atamız Kerim Han'ı hiç bir zaman unutmayacağız, onun davası ve hak mücadelesi karşısında saygıyla eğiliyoruz.

Ben Bedel Boseli gördüğünüz üzere Kürt tarihi, dili ve kültürüne ilişkin videolar hazırlıyorum. Daha fazla video görebilmek için Youtube gelin, Bedel Boseli isimli kanalımı bulup abone olun. Hep beraber gelişebilmemiz için mutlaka çevrenizi, yakınlarınızı abone olmasını sağlayın!

Kürtçe'deki "Bazdan" kelmesinin kökeni ve etimolojisi

Bedel Boseli: Kürtçe Bazdan kelimesi 'koşmak, kaçmak, kurtulmak' ve atlamak anlamlarına gelir. "Baz" ile "dan" kelimelerinden oluşur (baz + dan). Kelimenin etimolojisi yani kökeni ve değişimi, tarihi süreçteki dönüşümü şöyledir:

Kürtçe ve Kürtçe ile akaraba olan İngilizce, Rusça, Farsça, Hintçe, Almanca, Fransızca, Latince... gibi diller Proto Hint - Avrupaca'dan yani Aryanca'dan doğan dillerdir. Bu diller Hint Avrupa Dil Ailesi'ndendir. Kürtçe bir kelimenin kökenini aradığınızda Proto Hint Avrupacası nedir? diye sorabilirsiniz. Kısaltması PIE'dir.

6 bin yıl önce Proto Hint Avrupaca'da "Wehg" diye bir kelime vardı ki hareket ve kaçmak anlamlarına gelir. Bu kelime daha sonra Kürtçe'nin dahil olduğu Proto Hint Avrupaca'nın İrani kolunda "Waz" olarak telafuz edildi. Binlerce yıllık süreçte Kürtçe'nin Kurmanci lehçesinde Baz, Kirmancki'de (Zazaca) lehçesinde ise Vazd kelimesine dönüştü.

İngilizcedeki Wagon (Vagon), Weigh (Yük) ve Way (Yol) kelimelerinin etimolojisi Wegh'dir yani bu kelimeden doğmuştur. Aynı şekilde Yunanca araba anlamına gelen Okhos; Latincede Vehiculum (Araba), Vehere (Götürmek), Via (Yol); Sanskritçe yani eski Hintçe'deki Vah- (Kaçmak); Beluç dilindeki Gwast ve Gwaz; Farsça'daki Baziden; Avesta'daki Vaz; Pehlevice Waz kelimelerinin kökeni ve etimolojisi de Wegh'tir.

Dan kelimesi ise "Oluş / Oluşmak" anlamı katar. Onun da kökeni de 6 bin yıl önceki Proto Hint Avrupaca'daki De ve Deh'tir.

Kürtçe'nin kökeni ve Proto Hint Avrupaca hakkında detaylı bilgi için bu videoyu izleyebilirsiniz:

Kaynak:
1- Wikitionary, Cheung p.429Watkins p.95
2- Cheung, Johnny, Etymological Dictionary of the Iranian Verb, Leiden, 2007
3- Watkins, Calvert, The American Heritage Dictionary of Indo-European Roots [arşîv], Houghton Mifflin Co., 2007, çapa 2em
4- Etymonline. Online English Etymology Dictionary. <etymonline.com> by Douglas Harper.

Ebu Hanife Dinaveri: Bin yıl önce Kürt tarihi ve 16 bilimsel eser yazdı

Kürt filozof Ebu Hanife Dinaveri (Dineweri), İslam ve Aryen kültür dünyasının en başarılı bilginlerindendir. 9'uncu yüzyılda yani 1000 yıl önce Kürtlerin Tarihi'ni yazan ve Kürdistan Haritası'nı çizen Dineweri farklı alanlarda 16 bilimsel eser-kitap sahibidir.

Aryen - Kürt düşünce sistemi

Özellikle Aryen-Kürt düşünce sistemi ve kültüründen aldığı güç ile hem İslama hem de bütün İnsanlığa büyük katkıları olmuştur. Astronomi, Botanik, Metalürji, Coğrafya, Matematik ve Tarih gibi çok çeşitli alanlarda çalışmalarda bulunmuş eşsiz bir bilim insanı.

Yazar: Bedel Boseli, bedelboseli.com

Botaniğin babası

Kendi döneminde bilim dili Arapça olduğu için eserlerini Arapça olarak yazdı, ancak Kürtçe'yi ihmal etmedi. Dinaveri özellikle de Kitab el-Nebat ("Bitkiler Kitabı") isimli eseriyle tanınmaktadır. 8 ciltlik bu eseri sebebiyle dünya genelinde Botaniğin babası olarak adlandırılmıştır.

828 yılında Kürdistan'ın doğusundaki Kirmanşan (Kirmanşah) şehrine bağlı Dinewer'de dünyaya geldi. 896 yılında vefat etti.

Izady: İslam toplumlarının en iyi beyni

Harvard Üniversitesi'nden Prof. Mehrad R. Izady şöyle der: "Kürt ileri gelenleri içinde en mükemmeli, İslam toplumları içinde o güne dek ortaya çıkmış en büyük beyin".

Alman bilim adamı Bruno Silberberg eserin önemini şöyle anlatır:

"İlmi çalışmaların 1000 sene sonrasında Greklerin botaniği Theophrastus (M.Ö. 372-287) ve Dioscorides Pedanius (MÖ 1 yüzyıl)'in eserlerinde özetlenmiştir; oysa Dinaverî'nin kitabı, müslüman ilminin sadece ikinci asrında, Greklerin seviyesine çıkmakla kalmaz, fakat onları çok daha geride bırakır. Dinaverî'nin kendi eserini tasnif ettiği devirde Dioskorides'in kitabının henüz Arapçaya tercüme edilmemiş olduğunu da burada işaret etmek lâzımdır. Şu halde bu eser müslümanların orijinal bir çalışmasıdır..."

En önemli özelliği: Bilim alanında çok yönlü olmasıdır

En önemli özelliği bilim alanında çok yönlü olmasıdır. Bu sebeple eserleri bütün zamanlara hitap eden yararlılığa sahiptir. İslam ümmetine olan bağlılık ve hizmetlerle beraber kendi halkı Kürtlerin Kültür ve yapısını ihmal etmemiş hizmetler etmiştir. Bakış açısı ve yaklaşımı kültürel ve bilimsel olarak Kürdi - Aryen nitelikler taşımaktadır. (Kürtler tarihi olarak Ari (Aryen) bir halktır. Kürt kültürü de Aryen temellidir.)

Neden Türk, Arap ve Fars devletleri tarafından gözardı edildi

Kürtlerin kültür, köken ve diline yönelik çalışmaları olması sebebiyle eserleri, Türk, Arap, Fars ve diğer egemen milletler tarafından hep gözardı edilegeldi, gündemde tutulmadı. Ebu Hanife'nin yanı sıra gözardı edilen onlarca tarihi Kürt şahsiyet var.

Nitekim o dönem bitki bilimi üzerine yaptığı bilimsel çalışmalarında adlandırmaları hep Kürtçe yaptı, Kürtlerin tarihini yazdı, Kürdistan Haritası'nı çizdi.

Ebu Hanife Dineverî'nin kitapları

Sosyal Bilimler Alanında Eserleri:

1- Ensab ul-Ekrad (Kürtlerîn Kökeni)
2- Îxbar ul-tîwal (Tarih)
3- Kîtab ul-fîsaha (Retorik)
4- Kîtab ul-buldan (Coğrafya)
5- Kîtab ul-şi"r we şûara (Edebiyat)
6- Kîtab el-kebîr (Büyük İlim Kitabı)

Matematik ve Doğa Bilimleri alanında yazdığı eserler:

1- Kîtab el-cebr we muqabîle (Cebir Kitabı)
2- Kîtab el-nebat (Botanik Kitabı)
3- Kîtab el-kusuf (Güneş Tutulması Kitabı)
4- Kîtab el-redd ela reşad el-îsfexanî (Reşat El-İsfahanî'nin Astronomisine Reddiye)
5- Kîtab el-hîsab (Aritmetik)
6- Baxt fî hîsab-el hind (Hindistan Aritmetiği Üzerine)
7- Kîtab el-cem wel tefrîq (Toplama Ve Bölme-Aritmetik- Kitabı)
8- Kîtab el-qîble wel zîwal (Astronomî)
9- Kîtab el-enwa (Meteoroloji kitabı)
10- İslahel mantiq (Mantık Kitabı)

"Şah İsmail Safevi Kürttür" diyen orijinal tarihi belge

1501 yılında Safevi Devleti'ni kuran Şah İsmail Safevi; Kürt mü, Türk mü, Arap mı? Resimde gördüğünüz kişi Şah İsmail'in büyük büyük dedesi Şeyh Safiyüddin Erdebilî hazretleri olup Safevi adı bu şahsiyetin adından gelir. Oğlu Şeyh Sadreddin-i Erdebili, Şeyh Safiyüddin hazretlerinin anlattıklarını ve soy kütüğünü Safevi tarikatının katibi İbn Bazzaz'a yazdırır. Şah İsmail'in soyunu (nesebini) yazan kitabın adı şudur: Safvat as-Safa (Safvetü's Safa) صفوةالصفا

Detaylı video olarak izlemek için tıklayın: https://www.youtube.com/BedelBoseli/

Foto: Şeyh Safiyüddin Erdebilî Safevi. Şah İsmail'in (Hatai) büyük dedesi.

Şah İsmail Safevi'nin babası Sincanlı Kürt Piroz'dur

Adı Safvat as-Safa (Safvetü's Safa) صفوةالصفا olan bu kitabın orijinal el yazmasına bakalım: İstanbul'daki Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya Bölümünde bulunan 3099 nolu nüshasının 6/B yaprağında Safevi Devleti kurucusu Şah İsmail'in dedesinin Kürt olduğu yazıyor.

Belge/Foto: Şah İsmail Safevi'nin (Hatai) dedesinin kendi katibine yazıldırdığı orijinal el yazması kitabın sayfası. Adı Safvat as-Safa (Safvetü's Safa) صفوةالصفا olan bu el yazması kitapta; Safevi Haneda'nının Kürt olduğu; atalarının adının Sincanlı Kürt Piroz olduğu yazıyor. İstanbul'daki Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya Bölümünde bulunan 3099 nolu nüshasının 6/B yaprağıdır.
Foto/Belge: Şah İsmail Safevi'nin (Hatai) babası Sincanlı Kürt Pirozdur. Şah İsmail Safevi'nin (Hatai) dedesinin kendi katibine yazıldırdığı orijinal el yazması kitabın sayfası. Adı Safvat as-Safa (Safvetü's Safa) صفوةالصفا olan el yazması.

Bakın bu işaretlediğim yerde Farsça dilinde şöyle başlıyor: ''Feslê ewwel, der zikrê nesebê Şeyh Quddîse Sûrrûhû Şêx Sefiyeddin'' tercümesi şudur: ''İlk kısım, Şeyh Safiyuddin'in nesebi hakkında.'' Bakın burada Şah İsmail'in büyük büyük dedesinin adı şöyle yazıyor: ''Pîroz el-Kurdi el-Sincani.'' Yani Şah İsmail'in dedesi, Sincanlı Kürt Piroz'dur.

Şah İsmail Safevi'nin annesi Türkoman yani Türk Alemşah Halime Begüm'dür.

Foto/Belge: Şah İsmail'in babası Kürt, annesi Türkoman yani Türk'tür. Şah İsmail Safevi'nin (Hatai) dedesinin kendi katibine yazıldırdığı orijinal el yazması kitabın sayfası. Adı Safvat as-Safa (Safvetü's Safa) صفوةالصفا olan el yazması.

Safevi Devleti kurulmadan önce İran, Azerbaycan'ın tümü, Kürdistan'ın bir kısmında Akkoyunlu devleti hakimdi. Şah İsmail'in annesi Alemşah Halime Begüm bu devletin sultanı olan Uzun Hasan'ın kızıdır. Uzun Hasan'ın eşi S'eozora, Tranzon Rum Devleti kralının kızı olup Hristiyan'dır. Yani Şah İsmail baba tarafından Kürt, anne tarafından Türkkoman, Rum ve Talış'tır. (Kaynak: Bedel Boseli)

Detaylı video olarak izlemek için tıklayın: https://www.youtube.com/BedelBoseli/

Hani Mojtahedy, An Improvisation - Türkçe çevirisi

Şarkı sözleri ve çevirisi (Kurdî-Sorani / Türkçe)
- Mandûy rencêk im, rencî min niye
(Bir acının yorgunuyum, benim değil bu acı)
- Niştey xakêk im, xakî min niye
(Bir toprakta yaşıyorum, benim değil bu toprak)
- Be nawêk dejîm, nawî min niye
(Bir ad ile yaşıyorum, benim değil bu ad)
- Be derdêk digrîm, derdî min niye
(Bir dert ile ağlıyorum, benim değil bu derd)
- Zadey çêjek im, çêjî min niye
(Bir tadın yemeğiyim, benim değil bu tad)
- Be mergêk demrim, mergî min niye)
(Bir ölüm ile ölüyorum, benim değil bu ölüm)
Stranbêj/Söyleyen: Hani Mojtahedy
Tercüme: Bedel Boseli
Gitar: Majid Kazemi
Şarkının adı: Hani Mojtahedy, An Improvisation
Şiir: Ahmad Shamloo